tag:blogger.com,1999:blog-15078810403476513852024-02-21T00:46:28.098-08:00gecenin öteki yüzü"ben hüzünlü küçük bir periyi biliyorum
okyanusta yaşayan
ve yüreğini tahta bir kavalda
usul usul çalan
küçük hüzünlü bir peri
geceleri bir öpücükle ölen
ve sabahları bir öpücükle yeniden doğacak olan"
füruğensuenohttp://www.blogger.com/profile/16680597300521325160noreply@blogger.comBlogger11125tag:blogger.com,1999:blog-1507881040347651385.post-60478208206622722732012-01-29T04:15:00.001-08:002012-01-29T04:15:42.511-08:00DURUM BİLGİSİ<h4 style="margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 0px; margin-left: 28px; line-height: 19px; font-family: arial, helvetica; background-color: rgb(255, 255, 255); "><p style="font: normal normal normal 11px/18px arial; margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 15px; margin-left: 0px; padding-top: 4px; padding-right: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; line-height: 20px; border-top-width: 0px; border-top-style: initial; border-top-color: initial; "><span >dakikalardır bembeyaz sayfaya bakıyorum ve tek bir harf dahi yazamadım. sayfayı kirletmekten korkar bir halim var. lanet olsun! resim yaparken de böyleydim. hocamın “haydi ensueno daha cesur çizgiler” söylemini ara ara duyar gibiyim.bir sonraki diyeceklerimin ne olduğunu bilmediğim beynimin verdiği anlık komutlarla hareket ederken, sadece yazmak yazmak ve tüm ağırlığımı şuracıkta bırakmak adına yaptığım bu eylemde, birbirinden bağımsız cümlelere rastlama ihtimaline karşı sizi uyarmalıyım!</span></p><p style="font: normal normal normal 11px/18px arial; margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 15px; margin-left: 0px; padding-top: 4px; padding-right: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; line-height: 20px; border-top-width: 0px; border-top-style: initial; border-top-color: initial; "><span >alzaymır hastası bir dede uyuşan koluna yabancılaşır:<br />“sen kimsin? Siktir git!”<br />“siktir git!”<br />o an elinde bir bıçak olsa kendine yabancı olan bu organıyla bir anda tüm bağını kopartacak.<br />Hasta bir beynin bunu yapması olağandır. oysa biz aklımız tamamıyla yerinde olduğunu düşünürken en yakınımıza yabancılaşarak siktiri çekebiliyoruz. Ne fena!</span></p><p style="font: normal normal normal 11px/18px arial; margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 15px; margin-left: 0px; padding-top: 4px; padding-right: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; line-height: 20px; border-top-width: 0px; border-top-style: initial; border-top-color: initial; "><span >bana adımı sorun çırılçıplak soyunayım her halimi.<br />gizemi ailecek severiz değil mi? bundan olsa gerek bir bir sıkılmalarınız.</span></p><p style="font: normal normal normal 11px/18px arial; margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 15px; margin-left: 0px; padding-top: 4px; padding-right: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; line-height: 20px; border-top-width: 0px; border-top-style: initial; border-top-color: initial; "><span >hayatımı duymayı istediğiniz şeyleri size söyleyerek geçirdim. “saçların çok güzel olmuş”<br />“ah kilo vermişsin”<br />“öyle deme her şey çok güzel olacak”<br />“düzelecek”<br />yüzünüze boktan bir yaşamınız olduğunu ya da çok çirkin olduğunuzu söylesem etrafımda tek bir tane dahi insan kalmayacağını biliyorum. ne kadar yalnız olmaktan korkuyorsam siz de gerçekleri duymaktan o kadar korkuyorsunuz.Evet bir korkağız<br />senaryodaki iyi insan rolünü kapmış bulunuyorum ve bunu büyük bir ustalıkla oynuyorum.<br />şişşt ensueno kendine gel küfretme ağzına biber sürerim senin! ahah</span></p><p style="font: normal normal normal 11px/18px arial; margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 15px; margin-left: 0px; padding-top: 4px; padding-right: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; line-height: 20px; border-top-width: 0px; border-top-style: initial; border-top-color: initial; "><span >haydi ensueno biraz daha cesur çizgiler</span></p><p style="font: normal normal normal 11px/18px arial; margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 15px; margin-left: 0px; padding-top: 4px; padding-right: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; line-height: 20px; border-top-width: 0px; border-top-style: initial; border-top-color: initial; "><span >hiçbir sevgilimi kıskanmadım. bir hastalık belirtisi gibi gelmiştir bana. oysa onlar kıskanılmayı istedi, her şeyden çok onları sevmemi. hiçbirine aşığım diyemedim. Sanki bir kere söylenirse tükenir bir daha kullanılmaz gibi gelirdi.<br />aşık da olmuşum hani öyle söyledi biri.<br />"kim?" diye sorarsanız mühim değil sahnemizde yer almıyor şu an kendisi.</span></p><p style="font: normal normal normal 11px/18px arial; margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 15px; margin-left: 0px; padding-top: 4px; padding-right: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; line-height: 20px; border-top-width: 0px; border-top-style: initial; border-top-color: initial; "><span >“ah ensueno çok güzelsin”<br />“lütfen bunun için elimi öpmeyiniz!”<br />ille de istiyorsanız gidip annemin ayaklarını öpebilirsiniz.bu onun yaşamını tasvip ettiğim manasına gelmez. aksine hiçbir kadın onun gibi yaşamamalı! ben annem olsam “boşardım kocayı” desem de bilirim kolay değildir kötü de olsa alışkanlıklarımızın dışına çıkıp ucunu bucağını bilmediğimiz bir hayata atılmak üstelik bir kabuğun içinde hapissen.</span></p><p style="font: normal normal normal 11px/18px arial; margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 15px; margin-left: 0px; padding-top: 4px; padding-right: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; line-height: 20px; border-top-width: 0px; border-top-style: initial; border-top-color: initial; "><span >evlilik düşünmedim, çocuk istemedim, düzenli bir işe hiç yeltenmedim.kimsenin tavuğuna kış demedim,kimseden gitmedim(biri var ki onu es geçiyorum)... iki kitap okudum hayatım mı değişti?hayır. niye okudum lan o zaman? bilmiyorum</span></p></h4>ensuenohttp://www.blogger.com/profile/16680597300521325160noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1507881040347651385.post-6806871108349333742010-12-04T03:55:00.000-08:002010-12-04T04:30:23.798-08:00skhizein-jeremy clapin<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://absenceofalternatives.com/wp-content/uploads/2010/03/skhizein-91cm-600x433.jpg"><img style="float:right; margin:0 0 10px 10px;cursor:pointer; cursor:hand;width: 600px; height: 433px;" src="http://absenceofalternatives.com/wp-content/uploads/2010/03/skhizein-91cm-600x433.jpg" border="0" alt="" /></a><br /><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: arial; font-size: 12px; line-height: 20px; "><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: arial; font-size: 12px; line-height: 20px; ">"Bir varmış bir yokmuş adamın birinin evinin üstünden bir meteor geçmiş,bir varmış adam kendinden 91 cm. uzaktaymış,bir yokmuş sonra yerin 75 cm. yerin dibine girmiş."</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: arial; font-size: 12px; line-height: 20px; "><span class="Apple-style-span" >efenim yine bir kısa animasyon filmi için buraya gelmiş bulundum. 2008 yapımı bol ödüllü bir fransız filmi olan skhizein eski yunancada "bölünmüş, parçalanmış" anlamına gelmekteymiş. jeremy clapin 13 dakikalık bu süre içinde izleyeni dumur etmeyi başarıyor. (yani misal izledikten sonraki 10 dakika sadece "vay anasını" vay be" gibi tekrarlardan başka hiçbir şey diyemez hale gelmek...bir de trier'in antichrist filminde böyle olmuştum) neyse lafı uzatıp daha da saçmalamanın manası yok yoruma hiç gerek yok film öncesi yorum okunmamalı derim zaten. ha unutmadan bu linkten izleyebilirsiniz</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: arial; font-size: 12px; line-height: 20px; "><a href="http://www.vidivodo.com/406051/skhizein-_-animasyon">http://www.vidivodo.com/406051/skhizein-_-animasyon</a></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: arial; font-size: 12px; line-height: 20px; "><br /></span></div>ensuenohttp://www.blogger.com/profile/16680597300521325160noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1507881040347651385.post-85341667692897759832010-10-24T06:20:00.000-07:002010-10-24T06:24:35.910-07:00hayat bir sigara gibidir dibine kadar için<span class="Apple-style-span" style="font-size: medium; "><h4 style="font-weight: normal; margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 0px; margin-left: 28px; font-size: 12px; line-height: 19px; "><p style="font: normal normal normal 11px/18px arial; margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 15px; margin-left: 0px; padding-top: 4px; padding-right: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; font-size: 12px; line-height: 20px; border-top-width: 0px; border-top-style: initial; border-top-color: initial; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span"><i><span class="Apple-style-span" >"kimileri önemli doğar, kimileri önem kazanır<br />kimileriyse önemli işler yaparak öne geçerler... ve bir de diğerleri vardır "</span></i></span></span></p><p style="font: normal normal normal 11px/18px arial; margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 15px; margin-left: 0px; padding-top: 4px; padding-right: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; font-size: 12px; line-height: 20px; border-top-width: 0px; border-top-style: initial; border-top-color: initial; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span"><i><span class="Apple-style-span" >adam elliot dan muhteşem bir stopmotion.<br />harvie krumpet<br /><span class="embeddable" src="http://www.vimeo.com/16057103"><a href="http://www.vimeo.com/16057103" style="text-decoration: underline; font-weight: bold; background-image: url(http://ensueno.sosyomat.com/images/theme/external.gif); background-attachment: initial; background-origin: initial; background-clip: initial; background-color: initial; padding-top: 0px; padding-right: 12px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; background-position: 100% 3px; background-repeat: no-repeat no-repeat; ">http://www.vimeo.com/16057103</a></span></span></i></span></span></p><p style="font: normal normal normal 11px/18px arial; margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 15px; margin-left: 0px; padding-top: 4px; padding-right: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left: 0px; font-size: 12px; line-height: 20px; border-top-width: 0px; border-top-style: initial; border-top-color: initial; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span"><i><span class="Apple-style-span" >ps: bu filmi sevenler yine adam elliot ın mary and max filmini muhakkak izlesin</span></i></span></span></p></h4></span>ensuenohttp://www.blogger.com/profile/16680597300521325160noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1507881040347651385.post-74782630584173771952009-06-02T02:47:00.000-07:002009-06-02T04:27:48.332-07:00mevsimlerden dolunaydı. yelkovan akrebe küstü. akrep geceyi rakıyla dövdü. işte o vakit zaman öldü.<div style="text-align: center; font-style: italic; color: rgb(204, 204, 204);">uykusuz geçen bir gecenin ardından çapaklanmış gözlerimi zar zor açıyordum.<br /></div><span style="font-style: italic; color: rgb(204, 204, 204);">hafifçe aralamaya çalışırken gördüğüm rüyayı hatırlamaya çalıştım. belki de ortada rüya falan yoktu bilmiyorum. birden gözüm komodinin üzerinde duran kırmızı kaplı kitaba ilişti. daha önce hiç görmediğime emindim bu kitabı. öyleyse benim odamda ve üstelik başımın ucunda ne işi vardı? üzerinde "sarı çizginin sonrası" yazıyordu. bu da ne demekti şimdi? kalkıp giyinmeliydim. aklımı çıkartıp kırmızı kaplı kitapta bıraktım. aklım bana baktı "biraz düşün sen geliyorum" dedim.</span><br /><br /><span style="font-style: italic; color: rgb(204, 204, 204);">metro istasyonuna vardığımda bir sonraki aracı beklerken büyük bir heyecanla kitaba göz gezdirmeye başladım. "ne düşündüğüne dikkat et!" dedi kitap. "ne zırvalıyorsun" dedim kitaba. "bu hikayeleri sen yaratıyorsun oyuncu da senarist de sensin"</span><br /><br /><span style="font-style: italic; color: rgb(204, 204, 204);">dolunaydı.. bir kadın ve bir adam sevişiyorlardı. "sana aşığım" diyordu kadın. dolunayın önüne bir bulut geçiyordu. dolunay bulutu itekliyor ve seyre devam ediyordu. adam bir gidip bir geliyordu. kadının içine nehirler akıyordu. gözlerim cümleler arasında bir gidip bir geliyordu.</span><br /><br /><span style="font-style: italic; color: rgb(204, 204, 204);">omuzuma dokunan bir elle kendime geldim ya da geldiğimi sandım. "size söylüyorum hanımefendi sarı çizgiyi geçmeyin lütfen!" - artık çok geç! beni ilk sinema biletimi aldığım vakit uyarmalıydınız.. kendimi ilk öldürdüğüm ve yeniden doğurduğumda, ilk dolunaya çıkışımda apış aramdaki kanı beyaz çarşafa içirdiğimde... beni ilk rüyamdan uyandırmalıydınız. sizi dinlememem çok yüksek bir ihtimaldi. hiç söz dinleyen uslu bir çocuk olmadım zira. yine de denemeliydiniz - " siz iyi misiniz bayan? burada mısınız?"</span><br /><span style="font-style: italic; color: rgb(204, 204, 204);">"şey... afedersiniz dalmışım"</span><br /><br /><span style="font-style: italic; color: rgb(204, 204, 204);">tıka basa doluydu metro. arkadan birinin iteklemesi ve bir diğerinin içeriden çekmesiyle sığabilmişti bedenim. kabus gibiydi her şey. hep bir ağızdan konuşmaya başladı uzuvlarım "susun artık!" dedi gözlerim ve sustular. ben sustum.. koca kalabalık sustu.. tek konuşan iğrenç ter kokusuydu. nerede kalmıştık? evet dolunaydı.. bir kadın ve bir adam sevişiyordu. adam bir gidip bir geliyordu. kadının içine ırmaklar akıyordu.. ortalık ter kokuyordu. gözlerim hala cümleler arasında mastürbasyon yapıyordu. altımızdan mavi bir balık geçiyordu. yıldız balığı öpüyordu. koca bir şelale gürül gürül akıyordu. üzerinde kırmızı bir balon uçuyordu. balon dolunayı kaçırıyordu. az ileride iki yıldızın düğünü oluyordu.. gözümün önünden babam geçiyordu. bir bıçak kendini bana emanet ediyordu.. fallus hadım ediliyordu.. bu hikaye nereye gidiyordu? ben neredeydim ve nereye uçuyordum? "fantezilerin kabusa dönüşebilir" dedi kitap. "yine ne söyleniyorsun" dedim kitaba. "fantezilerin diyorum kabusa dönüşebilir ve sonunda ya sen onu öldürürsün ya da o seni".. "kes" dedim kapattım kitabı.</span><br /><br /><span style="font-style: italic; color: rgb(204, 204, 204);">taksim meydanı na vardığımda beynim hala bir gidip bir geliyordu. solda bacakları olmayan yaşlı bir adam para istiyordu.. bir kadın acımasızca dövülüyordu.. midye satan bir çocuk takım elbiseli adamlar tarafından sürüyerek siyah bir arabaya bindiriliyordu.. üzeri gazete kağıtlarıyla örtülmüş bir adam sokakta boylu boyunca yatıyordu.. gazete bir tecavüz vakasından bahsediyordu. sokaklar küf kokuyordu..avuçlarım kanıyordu.. her nefes alışımda ölüyordum. tüm vücudum ağlıyordu. gözlerimden koca bir hayat, aklımdan hazin intiharlar geçiyordu.. dua edecek bir tanrı aradım.. taşın altında, arabanın arkasında, gökyüzünde... bulutlara sordum görmemişler. kitaba baktım..kitap bana baktı..</span><br /><br /><span style="font-style: italic; color: rgb(204, 204, 204);">karanlıktı. babam kanlar içinde üzerime yürüyor beni öldürmeyi istiyordu.. elim kırmızı kitabı arıyordu. okumaya başlarken bir uçurumdan düşüyordum ya da bile bile atıyordum kendimi.. irkilerek uyandığım kabus gecelerce devam etti. "öldürmeliyim" dedim. "sen seni öldürmeden önce, sen seni öldürmelisin" dedi kitap. "kafamı kurcalamayı bırak" dedim kitaba. bıraktı kitap kendini kollarıma. son sayfadan devam etmeli ve bitirmeliydim. şelale gürül gürül akıyordu. altımdan mavi bir balık geçiyordu.. dolunay bana bakıyordu.. adam bir gidip bir geliyordu."sana aşığım" diyordum. içime nehirler akıyordu kalbim yerinden fırlıyor dolunaya ulaşıyordu. bir sigara yakıyorduk.. adam giyiniyordu.. ben ölüyordum.. o gidiyordu.. ben yine ölüyorum..</span><br /><br /><span style="font-style: italic; color: rgb(204, 204, 204);">kitabı kapattığımda sabah oluyordu. güneş yüzünü göstermeye başlıyordu. bir ateş yakıyordum..kitabı ateşe atıyordum.. kitap yanıyordu.. kalbim kitabın içinde cayır cayır yanıyordu.. ve ben bir sigara daha yakıyordum</span>ensuenohttp://www.blogger.com/profile/16680597300521325160noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-1507881040347651385.post-1814293317642646262009-04-26T15:05:00.000-07:002011-01-11T04:28:45.003-08:00kapalı gişe<span style="color: rgb(204, 204, 204);">siz bende hep üstü kapalı geçişleri sevdiniz</span><br /><span style="color: rgb(204, 204, 204);">beni, satır arası boşluklara sığdırırken</span><br /><span style="color: rgb(204, 204, 204);">ben, devrik cümlelerinize ağlıyordum</span><br /><span style="color: rgb(204, 204, 204);">evet sizden korkuyorum</span><br /><span style="color: rgb(204, 204, 204);">çünkü çoktunuz</span><br /><span style="color: rgb(204, 204, 204);">ve gün geçtikçe büyüyordunuz</span><br /><span style="color: rgb(204, 204, 204);">ben ise hala aynı yerde</span><br /><span style="color: rgb(204, 204, 204);">uslanmaz bir çocuk gibi</span><br /><span style="color: rgb(204, 204, 204);">eski film karelerini bekler halde</span>ensuenohttp://www.blogger.com/profile/16680597300521325160noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-1507881040347651385.post-7079011760056093332009-04-26T14:03:00.000-07:002009-10-27T16:47:43.786-07:00kayıp kırmızı<div style="text-align: left; color: rgb(204, 204, 204);">"konuş!" dedi deniz<br /></div><span style="color: rgb(204, 204, 204);">"zamanı gösteren sayılarla sınırlıyız kelimelerle değil"</span><br /><span style="color: rgb(204, 204, 204);">"oysa benim geldiğim yerde kelimelerden insanlar ölürdü"</span><p style="color: rgb(204, 204, 204);"></p> <p style="color: rgb(204, 204, 204);">olmayacak şeyler değildi düşlediğimiz.<br />hayat, bir takım mecburiyetleri üzerimizde bir leke gibi bırakıp kaçıyor<br />ve biz parmaklarımız parçalanırcasına çitileyerek çıkartmaya çabalıyoruz..<br />bu meşguliyet içinde gömülmüş giderken zamanın son tik taklarıyla irkilerek farkına varıyoruz ki<br />hiç yol almamışız..<br />..........</p> <p style="color: rgb(204, 204, 204);">.......</p> <p style="color: rgb(204, 204, 204);">günah mıydı ki sevişmek hep gecelere sığınırız?<br />geç kalmış bir günahkardık biz o vakit<br />gecenin örtüsü yırtılmıştı ve gün yakalamıştı iki bedeni çırılçıplak.<br />“karar” dedi rüzgar ve sürdü beni en kuytu yalnızlıklara</p> <p style="color: rgb(204, 204, 204);">"kırmızı elmayı ısırdığım için cennetten kovulmalı mıyım?"<br />diye bağırdım kulağına<br />tüm uzuvlarım ağlardı bu denli sağır ve hoyrat oluşuna</p> <p style="color: rgb(204, 204, 204);">sustum.<br />aslında çok konuştuğunu sanan bir suskundum</p> <p style="color: rgb(204, 204, 204);">........</p> <p style="color: rgb(204, 204, 204);">öldüğünden bihaber diğer odadaki yabancı!<br />kaç kurşunla bizi hedef aldın parçalandık<br />parçalandın...<br />gözlerimiz kapalı zoraki gülmseme ile<br />yüzleşmeye cesaret edemeyen,<br />dört duvar içinde birbirinden habersiz kayıp ruhlardık...</p>ensuenohttp://www.blogger.com/profile/16680597300521325160noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1507881040347651385.post-83382336929820389112009-04-26T13:49:00.000-07:002009-10-27T16:53:11.658-07:00isimsiz yaşamlar<div style="text-align: center; color: rgb(51, 204, 255);"><span style="color: rgb(51, 204, 255);">ayna karşısında uzunca bir süre kendini izledi. yansımasına acıyarak bakıyordu.</span><br /><span style="color: rgb(51, 204, 255);">"beş yıl öneki ben ne de güçlü ve yenilmezdi. ya şimdi?"</span><br /><span style="color: rgb(51, 204, 255);">elini morarmış sol gözünde gezdirdi ve ardından yatak odasına doğru yöneldi. yatakta uyumakta olan adamı sanki birazdan öldüreceği kurbanıymış gibi izliyordu. gece bu lanet adamın üzerinde tepinmesine izin vermişti. midesi bulandı o an. kusmak geliyordu içinden. eli tekrardan mor gözünü okşadı ve büyük bir tiksinti ile dürttü adamı</span><br /><span style="color: rgb(51, 204, 255);">"kalk! kahvaltı hazır"</span><br /><span style="color: rgb(51, 204, 255);">evdeki sessizlik öyle büyüktü ki birbirlerinin yemek yerken çıkarttığı seslerden rahatsız oluyorlardı.</span></div><div style="text-align: center; color: rgb(51, 204, 255);"> </div><p style="color: rgb(51, 204, 255); text-align: center;">her gün olduğu gibi sükuneti bir anlıkta olsa çarpılan kapı bozmuştu. kadının beyninde bu ses büyüdü.. büyüdü.. büyüdü ve bir anda sıçrattı yerinden.<br />"bugün farklı bir gün olacak"</p><div style="text-align: center; color: rgb(51, 204, 255);"> </div><p style="color: rgb(51, 204, 255); text-align: center;">ufak bir valiz hazırlayıp masanın üzerine küçük bir de not bıraktı " <a href="http://www.sosyomat.com/etiket/ben-her-yaprak-k%C4%B1m%C4%B1lt%C4%B1s%C4%B1nda-ya%C5%9F%C4%B1yordum-bahar%C4%B1.-dallar%C4%B1n-dile-geldi%C4%9Fi-gecelerde-anlad%C4%B1m-ki-k%C4%B1%C5%9F-olmu%C5%9F" title="ben her yaprak kımıltısında yaşıyordum baharı. dalların dile geldiği gecelerde anladım ki kış olmuş" class="etiket-linki" rel="tag">ben her yaprak kımıltısında yaşıyordum baharı. dalların dile geldiği gecelerde anladım ki kış olmuş</a> "</p><div style="text-align: center; color: rgb(51, 204, 255);"> </div><p style="color: rgb(51, 204, 255); text-align: center;">son bir defa daha geriye bakıp yavaşça kapattı kapıyı.</p><div style="text-align: center; color: rgb(51, 204, 255);"> </div><p style="color: rgb(51, 204, 255); text-align: center;">güneş en tepede sıcaklığıyla kavurmaya başlıyor ve bir kez daha hissettiriyodu varlığını canlılara.haftalardan sonra ilk kez dışarı çıkıyor ve bir bankta oturarak denizin kokusuna duyduğu özlemi gideriyordu.</p><div style="text-align: center; color: rgb(51, 204, 255);"> </div><p style="color: rgb(51, 204, 255); text-align: center;">yanındaki adam sigara uzattığı an farketmişti yalnız olmadığını. ardından büyük sükunet içinde verilen intihar nefesleri duyuluyordu.</p><div style="text-align: center; color: rgb(51, 204, 255);"> </div><p style="color: rgb(51, 204, 255); text-align: center;">" sonunda başardın demek"<br />"bana güç verdin"<br />"ama ben olmayandım"<br />"evet hala bir bedene sığamadın"<br />"belki de sen sığdıramadın"<br />..............</p><div style="text-align: center; color: rgb(51, 204, 255);"> </div><p style="color: rgb(51, 204, 255); text-align: center;">"hadi birer kahve içelim"<br />"olur içelim"</p><div style="text-align: center; color: rgb(51, 204, 255);"> </div><p style="color: rgb(51, 204, 255); text-align: center;">kadın birer kahve söyledi.</p><div style="text-align: center; color: rgb(51, 204, 255);"> </div><p style="color: rgb(51, 204, 255); text-align: center;">"yine bana masal anlat"<br />"pekala<br />bir zamanlar........"<br />adam kadına masal anlatmaya koyuldu. kadın kendini çocuk gibi hissediyor ve mest olmuşçasına dinliyordu.</p><div style="text-align: center; color: rgb(51, 204, 255);"> </div><p style="color: rgb(51, 204, 255); text-align: center;">hikaye bu kadından yavaşça uzaklaşıyor ve kendine yeni bir baş kahraman arıyordu. o sırada garson kız kendi kendine konuşup gülen ve fazladan bir kahve söyleyip karşısında soğumaya bırakan bu kadını hayretler içinde izliyordu.</p>ensuenohttp://www.blogger.com/profile/16680597300521325160noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1507881040347651385.post-73483273884051978702009-04-26T13:47:00.000-07:002009-10-27T16:54:24.324-07:00düşün düşüşü<h4 style="color: rgb(204, 204, 204);"><p>“gülümse” dedi<br />“vakit epey geç oldu”<br />“?”<br />“….”</p> <p><br /></p><p>kucaktan kucağa düşlere koşarken<br />en ücra sokaklarda fahişesi oluvermiştim düşlerimin<br />bundandır az biraz hüznümün kanıma karşıması</p> <p>sustuğum ve ardına sakladığım ne varsa<br />bir bir infilak ediyor<br />ve bir bir yitiyordu yaşamıma dahil olan her isim<br />şehrimden yine insanlar göç ediyordu..<br />geride kalan<br />beynimde alacalı bir renk sadece</p> <p>karmaşık düşüncelerimden melez bir çocuk<br />dünyaya getirmek üzereydim..</p></h4>ensuenohttp://www.blogger.com/profile/16680597300521325160noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1507881040347651385.post-34473187159822140362009-04-26T13:29:00.000-07:002009-05-04T05:29:07.786-07:00diğer odadaki yabancıya<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbnhuyToCs0blKINaEr9Cvkskj44lWG9YsZdw_600u0KXX9ikZ-Jk_s7iMVlF7taC7tc7df8NXm3nYo0IeGSu5z4KJ2I6pjznhrSeMl4-crSh1Y3LwVhHVDuTVZEC2hNT3kcqdtW5syHRC/s1600-h/bgh.jpg"><img style="margin: 0pt 0pt 10px 10px; float: right; cursor: pointer; width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbnhuyToCs0blKINaEr9Cvkskj44lWG9YsZdw_600u0KXX9ikZ-Jk_s7iMVlF7taC7tc7df8NXm3nYo0IeGSu5z4KJ2I6pjznhrSeMl4-crSh1Y3LwVhHVDuTVZEC2hNT3kcqdtW5syHRC/s320/bgh.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5331944714153949794" border="0" /></a><br /><h4>yumruklarını sıkıyor<br />ve susuyordu evdeki yabancıya<br />bu adam da kimdi?<br />sözcüklerinin affı için gülücük dilenen<br />büyük yalandan bir sükunet<br />şimdi koca hanede<br />harfleri mevcut değildi artık<br />ama sessizliği yeterdi<br />aşkını anlatmaya<br />kahrolmuştu zavallı anne<br />cebindeki notu gördüğünde<br />"önünde diz çöktürecek kadın" diyordu<br />ve kızı izliyordu<br />doğduğu anda<br />ilk küstüğü adamın rezaletini</h4>ensuenohttp://www.blogger.com/profile/16680597300521325160noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-1507881040347651385.post-31017000889228051662008-10-29T03:31:00.000-07:002009-04-27T05:59:43.152-07:00turkuaz ' a<h4 style="text-align: center;"><p>oysa yaşamı o denli sevmiştiki......</p> <p>sene kaçtı? hangi zamandı kara bir seviyle içinde kaybolduğu? ya da zaman dilimlerini önemsemek yerine içinde kaybolmayı yeğlemişti gölge adamın gidişini izlerken. yoksa turkuaz mı demeliydi? karmaşık renklerin ve içinde birazda huzurun bulunduğu o ismi uygun görmüştü sessiz seslenişlerle beklerken.ah bir bilseydi adının turkuaz olduğunu. belki hüznün çiçekleri salıverirdi de kendini koşardı sınırsız sarılmalara.bir bilseydi silinmez yaraların mezar taşını dahi yalayıp aşındıracağını.<br />ay bile sırtını dönmüş biran olsun yumuşatmıyordu gecenin zifiri karanlığını. o gece her şey yitirilişin aleyhine işliyordu. kimse duymadı ne denli küçümsendiğini, ufalıp ufalıp bir kavanozun içine girdiğini.</p> <p>her şey bir yana yinede süreç geçiyor ve soğutuyordu tüm anı defterini.arta kalan izlerin her gece kabuslarını ziyaret etmesi dışında. bu ne ilk ne de sondu onun için.her defasında kendini bir hastalık gibi yinleyen kabuslar susturamadığı tek gerçeğiydi zamanın. diğer bir gerçek ise geçen gün ve gecelerde tüketilen saflığıydı dünyanın. öyle arzuluyordu ki kaneviçe işlemeli örtülerle o sandıkta kilitli kalabilmeyi. görmemek adına her gece büyük bir baloncuğun içinde ayaklarını yerden kesen o uçuşları düşlüyordu. kulağına en ufak bir insan sesinin değmeyeceği bir dünyayı düşlüyordu.</p> <p>denize bakan bir dağın tepesindeydi şimdi. gözleri kapalı rüzgarın tüm vücudundaki izinsiz devinimini dinliyordu.kollarını açmadan önce son bir defa vedalaştı tüm hırçınlığıyla dalgaların.<br />oysa yaşamı o denli sevmiştiki.<br />rüzgar, batan güneş, hüzün, esintisi yağmurun birer birer el sallıyordu yiten varoluşa. dünya gözyaşlarını tutamamış biranda salıvermişti damlalarını yaprakların üzerine.<br />bu, onun son düşüşüydü. elveda diyemeden ölmemek , oyunun son perdesini kendi istekleri doğrultusunda oynamaktı.</p> <p>bu onun son düşüşü. tasa yok - kural yok - yasak yok - zengin yok -fakir yok.<br />bir kuş sürüsünün veda eşliğinde bu, onun son düşüşü. otorite yok-savaş yok-kral yok- kraliçe yok-taç yok- Dünya yok-yok-yok..<br />bu, onun son düşüşü. artık ağlamak yok.</p></h4>ensuenohttp://www.blogger.com/profile/16680597300521325160noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1507881040347651385.post-55938218670459374352008-01-30T07:52:00.000-08:002009-04-26T15:01:14.110-07:00ANNE VE KIZIN HİKAYESİ<h4>Yaşlı kadın yatağında uzanmış öylece yatıyordu.Yaşanmış yıllar bütün yorgunluğunu çıkaryordu şimdi ondan.Düzensiz nefes alışları bile kullanılmaktan eskimiş ciğerlerinin intikamı değilmiydi? Artık farkına varmıştı o da, zaman onun yaşamından yokolmak ya da terk etmek üzereydi, kullanıp işe yaramaz hale geldikten sonra. Acaba o yaşamı kullanabilmişmiydi? Beş senedir görmediği kızını düşündü birden. Birazdan kapı açılacak ve içeri girecekti. Yaşlı kadın kırgındı kızına.Yeni aklına gelmişti annesi.kırgındı,ama görmek için de can atmaktaydı.Çocukken hiç bırakmazdı elini, korkardı herşeyden." Anne, elimi tut!" Genç kızlığında bile korktuğu geceler gelir,annesinin yanına sokulur öylece uyurdu. Kapı açıldı, kızı nihayet girdi içeri."Hala ne kadar güzel ve ne kadar da bana benziyor.bana mı? Yoksa bir zamanlar yaşamış olan genç ve güzel bir kadına mı?"kızı ise "Beş yılda nasıl da çökmş" diye düşündü o sırada. "Çocukken inek otlattığım zamanlar, eve misafir geldiğinde hiç gitmek istemezdim,hep evde olmak isterdim" dedi birden.kızı anlamıştı ama ne demek istediğini. çocukluğunda aynı duyguyu o da yaşamıştı. O küçük dağın tepesindeki tahta eve kırk yılda bir misafir gelirdi de farklı tanıdık bir yüz diye sevinirdi, hiç gitsinler istemezdi. Kıymetini bilemedi ama o doğa harikası güzelliğin.<br />Kadın küçüklüğüne dair pek az şey hatırlardı, anneye sorardı hep.Annenin gözleri zaman tünelinin içinde kayboldu.Gözlerinin içinde gezinen bir yağmur bulutu...Zorlu geçirdiği geçmişine rağmen özlemişti kaybolan genç yaşantısını."şimdi" diyordu"yaşadığım köy insansızlıktan orman olmuş gezindiğim yollar girilmez halegelmiş." Kadın dalgın sulu gözlerine baktı.Annenin elleri çizgi çizgi olmuş gözlerinde gezindi.Geçmişini hissedip zamana isyan ediyordu adeta.Yüreği burkulmuştu kızının.O bile çocukluğundaki anları hatırladığında,zamanın ne kadar insafsız olduğunu düşündü.Kzı dedesinin ufak bakkalını hatırladı. Rafı olmadığından malzemelerini küçük kutulara saklardı, aslında hiç çıkartmazdı ki saklasın.Tezgahın üstündeki teraziyi hatırladı.Dedesi ağırlık koyup tartardı önce,ufak kız çocuğuda merakla bakardı öğrenmek adına.Ne güzel de bisküvi kokardı içerisi.Her girişinde derin bir soluk alırdı ki bütün ciğerleri o bisküvi kokusuyla dolsun da kolay kolay çıkmasın diye.İstanbul'da hiçbir dükkanda yoktu bu koku.Dedesinin dükkanı da yoktu artık.Ev olmuştu orası.Tahta evin yerini taştan yapılmış ufak bir dükkana tercih etmişlerdi.Zaman yine yapmıştı yapacağını ve geçmişinde saklamıştı o anı sadece.<br />Genç kadın irkildi bir an.Geçmişte yaşayan beyni geleceği düşününce korkuttu onu.Kimbilir kaç güzel şeyi daha bırakacaktı ardında. Oturduğu elma ağacı gölgesini,evlerinin altında ki ahırı, inekleri, tavukları,topladığı böğürtlenleri,en başta da kendi yüzünü..Tutup yakalayabilecekmiş gibi zamanı düşündü. Bırak tutabilmeyi, bunları düşünürken bile anı geçmiş yaptığını farketti. kadının gözleri bulut bulut...Annesine baktı. Birbirlerini anlamışlarmıydı acaba.Annesi de anlamışmıydı onun da ardından geldiğini.Anlamışmıydı zamanın aslında tek olmadığını ,aynı yaşamda herkesin kendi zamanı olduğunu ve herkese farklı suretini gösterdiğini fakat aynı sonu yaşattığını.<br />Büyük bir sessizlik.. Onlar susuyor sessizlik konuşuyordu şimdi.Anlatıyordu bir bir herşeyi. Yaşlı kadın kızının gözlerine baktı.Hala korkuyla bakan gözleriyle şimdi annesinin değil bir başkasının ellerini tutuyordu gerektiğinde.çağlayana dönüşmemek için can atan su birikintisi ve bunu önlemek için savaş veren bir çift göz.Birden karşısında o küçük kız çocuğunu gördü." anne,elimi tut!" verdiği savaşa yenik düşmüş ,gözyaşları kendini salıvermişti.yağmur damlaları gibi yanaklarına yol yapmışlardı.<br />Açık pencereden gelen farkl farklı çocuk sesleri,farklı yaşamlar..."işte yakaladım seni çık ordan" hayır çömlek patladı".Gündüz vaktiydi.yaşlı kadın için ise gün gece olmaya başlamıştı bile.Şimdi korkan kişi kendisiydi. Oysa ki hiç korkmazdı karanlıktan." elimi tut!" bu defa korkan kendisiydi."elimi tut,sakın bırakma!"<br /></h4><h4>Ve işte ışıklar söndü, perde kapandı. tek kişilik bir oyun daha sona erdi. şimdi sahneden inme zamanı.</h4>ensuenohttp://www.blogger.com/profile/16680597300521325160noreply@blogger.com0